Menu

sanal kumar, bahis, şans, talih oyunları ceza davaları

sanal kumar, bahis, şans, talih oyunları ceza davaları

Maddelerinde müracaat ve şikâyet hakkının kullanılma usulüne sınırlama getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre, müracaat ve şikâyet hakkının, birden fazla Devlet memuru tarafından topluca kul­lanılması yasaktır. Bu yasağa uymamanın yaptırımı ise, aylıktan kesme cezası olarak düzenlenmiştir. Bu durumda ister sicil amiri ister disiplin amiri olsun fark etmemektedir. Ancak görev dışında amire hal ve hareketleriyle saygısız davranmak bu suçu oluşturmaz[187]. İşine önem vermeme, işiyle ilgili hususlara karşı ilgisiz olma ve lakayt davranma bu bentteki suçu oluşturur. Aynı şekilde iş sahiplerine karşı böyle bir tutum içine giren memur da disiplin suçu işlemiş sayılır[180]. Devlet memurları, mevzuata uy­gun olarak görevlerini yerine getirmek zorundadırlar.

Aşağıda, yazı güncellenmiş ve casusluk suçu dikkate alınmak suretiyle genişletilmiştir. Kamu görevlisi hakkında soruşturma yapılabilmesi, ilgili idari makamdan “soruşturma izni” alınması şartına bağlıdır. Soruşturma iznine tabi tutulan eylem hakkında fiilen soruşturma başlatılmadığı halde “soruşturma numarası” verilip, idari makamdan izin alınması amacıyla başlatılan süreç işletilmektedir. Mahkeme kararı olmadan, milli güvenliği ve kamu düzenini ilgilendiren konularda internet sitelerine 4 saat içinde erişim engelleme yetkisi veren düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından geçen yıl Ekim ayında iptalinin ardından şimdi de engelleme yetkisinin Telekomünikasyon İletişim Başkanı yerine bakan veya başbakan … Bu yazı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun m.41’in birinci fıkrasının (e) bendi ve dördüncü fıkrasında öngörülen belirli suçlardan kesinleşmiş mahkumiyet kararı ve buna bağlı olarak adli sicil kaydı bulunan kişilerin sürücü belgelerinin iptal edilmesi ile ilgilidir. Sürekli yenileyip geliştirdiğimiz hukukun evrensel ilke ve esasları aşağıda 27 başlık altında topladık. Hukukun evrensel ilke ve esasları; demokratik hukuk toplumlarının vazgeçilemez ve devredilemez değerleri olup, herkes tarafından bilinmesi gereken kanunun ve uygulamanın temel kaynaklarıdır. Bu ilke ve esaslar, insanlık tarihinin yüzyıllara yayılan çekişmeleri, kavgaları ve savaşları neticesinde 20. Yüzyılın sonlarına doğru netleşmiş ve birçok uluslararası sözleşme ile anayasada yerini bulmuştur. Hukukun evrensel ilke ve esasları arasında altlık üstlük ilişkisi olmayıp, birbirine eşittir ve hepsi aynı önemi haizdir.

  • Kararlar, karar tarihini izleyen 7 gün içinde gerekçeli olarak yazılır.
  • Serbest piyasa düzenini benimsemiş sosyal hukuk devletinde; özellikle son birkaç aydır döviz kuru, enflasyon ve faiz üçgeninde yaşananları anlamlandırmak pek mümkün değildir.
  • Sürekli çıkarma, ya da herhangi bir yaptırım uygulanmaması kararlarından birini önerir.
  • Sonuç olarak askeri disiplin hukuku, yeni Anayasa değişiklikleri, AİHS hükümleri ve AİHM kararları dikkate alınarak yeniden tek bir kanun çatısı altında düzenlenmeli, disiplin hukuku sadece mevzuat bazında değil tüm bileşenleriyle yeniden düzenlenmeli, günün koşullarına uygun çağdaş bir görünüme kavuşturulmalıdır.

Bağlı olduğumuz İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6. Maddesinin başlığı, “Right to a fair trial” olarak gösterilmiştir. Bu başlık dilimize ve Türk Hukuku’na, “adil yargılanma hakkı” olarak tercüme edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin en bilinen görevi, kanunların Anayasaya aykırılığı iddiasıyla açılan iptal başvurularını incelemektir. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği, 23 Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşen işlem, eylem ve kararlara karşı bireysel başvuru yolunu açmıştır. Arama, suçu önlemek veya işlenen suçun failini ve delillerini bulmak amacıyla uygulanan, bireyin özel hayatının gizliliği ve korunması hakkını kısıtlayan bir tedbirdir. “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesi üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti, maalesef erklerin çatışması ve birbirlerine müdahalesi ile zaman kaybetmektedir.

Söz konusu hizmetin cezalı tarafından yapılmaması emre itaatsizlik suçunu oluşturur[241]. 1964 tarihli 477 SK’nun yürürlüğe girmesine kadar tüm disiplin suçlarına AsCK’nın hükümleri uygulanmış, disiplin cezaları konusunda AsCK’da 2000 yılına kadar önemli bir değişiklik yapılmamıştır. 4551 SK’la yapılan değişiklik[236] öncesi AsCK’da yer alan disiplin cezaları; “tevbih”, “şiddetli tevbih”, “maaş katı”, “göz hapsi”, “oda hapsi”, “sıra harici hizmet”, “izinsizlik”, “katıksız hapis”[237] olarak belirlenmişti. 4551 SK’la yapılan değişiklik sonrası disiplin cezaları; “uyarı”, “aylık kesilmesi”, “izinsizlik”, “sıra harici hizmet”, “göz hapsi”, “oda hapsi” ve “rütbenin geri alınması” olarak yeniden düzenlenmiştir[238]. Maddesi kanuna aykırı emrin yerine getirilmeyeceğini hükme bağlamıştır. Böyle bir emri alan emri yerine getirmez ve durumu üste bildirir.

Yazara göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de sonradan yürürlüğe konulacak bir kanun ile değiştirilemez. Yazar bu sonuca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özelliğinden hareketle varmaktadır[470]. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye tarafından usûlüne göre onaylanıp yürürlüğe konulmuş bir milletlerarası andlaşmadır. Maddesine[464] göre ise, usûlüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Anayasanın sözü her ne kadar andlaşmaların kanun hükmünde olduğunu açıkça belirtse de bu konuda doktrininde tartışma  bulunmaktadır. AİHS’ye taraf devletlerin, egemenlikleri altındaki kişilere Sözleşme ile öngörülen hakları garanti etme yükümlülüğü vardır. Ancak, taraf devletlerin Sözleşme’yi iç hukuk kurallarının bir bölümü haline getirmek gibi bir yükümlülükleri yoktur[459].

AİHM’nin içtihatlarında ortaya koyduğu kriterlere göre, objektif ve orantılı nitelikteki bu farklı uygulamalar AİHS’nin 14. AİHM Engel ve diğerleri/Hollanda davasında  göz hapsi cezasının niteliği ve infaz biçimi itibariyle askeri yaşamın olağan sınırları içerisinde kaldığına, kişi özgürlüğünü ihlal etmediğine karar vermiştir. Bununla birlikte iç hukukumuzda AsCK’nun 19, 21 ve 23. Maddelerinde göz hapsi de hürriyeti tahdit eden bir ceza türü olarak belirlenmiştir. Bu durumda disiplin amirleri tarafından verilen göz hapsi cezası; iç hukukumuza göre kişi özgürlüğünü sınırlamakta ancak AİHS’ni yorumlama yetkisi bulunan AİHM’ne göre kişi özgürlüğünü sınırlamamaktadır. Maddesinde düzenlenen Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına, Anayasanın 19 uncu maddesinde[562], de yer verilmesine ve kişi özgürlüğünün ancak mahkeme kararıyla sınırlanabileceğinin belirtilmesine yine Anayasanın 38. Maddesinde[563] İdarenin kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamayacağı ifade edildikten sonra, Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebileceğinin aynı şekilde bir Anayasa hükmü ile düzenlenmiş olmasıdır. Her ne kadar  idari kararla kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran kural bir Anayasa hükmü olmasa da sınırlamaya bizzat Anayasa kendisi izin verdiğinden ve bu husus da Anayasada açıkça belirtildiğinden artık çatışmayı Anayasa – Sözleşme çatışması olarak kabul etmek gerekir. Maddesindeki “….Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.”  hükmünü anlamsız ve uygulanamaz hale getirmek olacaktır. Yukarıdaki sözleşme hükmü ve açıklamalar çerçevesinde, oda hapsi disiplin cezasının sözleşmenin 5. Fıkrasında belirtilen hallerden hiçbirine uymadığı dolayısıyla ortada bir iç hukuk – Sözleşme çatışması bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Maddesine göre “Herkesin yaşama hakkı yasayla korunmuştur.

Yeter ki suç ve ceza öngören hüküm açık, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olsun. Maddesine göre ulusal hukuk kurallarının yanında sözleşmeler, gelenek ve uygar uluslarca benimsenmiş bulunan genel ilkelerden oluşan uluslararası hukuk kuralları da suç ve ceza açısından bir kaynak değerini taşımaktadır[606]. Beş astsubay komisyona yaptıkları başvuruda kendilerine verilen ve özgürlüklerini kısıtlayan söz konusu yaptırımların sözleşmenin 5 . Bilindiği üzere, AİHS’si insan hak ve hürriyetleri katalogunun tamamını değil, esas itibariyle kişi hakları ile bir kısım siyasal hakları listelemekte, sosyal hakları içermemektedir. Bu sebeple, sözleşmede öngörülen hak ve özgürlüklerine kamu görevlilerinin statüsüyle ilişkilendirilemeyeceği, bu çerçevede disiplin hukuku alanının Sözleşmenin kapsamı dışında kaldığı ileri sürülebilir.

Bu durum ilgili aleyhine olduğu kadar aynı zamanda lehinedir. Başka bir dikkat çekici kararda; astsubay olarak görevli olan davacı, sicil belgelerinin Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince kendisine gösterilmesini talep etmiş, talebinin reddi üzerine Bilgi Edinme Kuruluna dilekçe ile müracaat etmiştir. Disiplin amiri tarafından,  Kurula müracaat dilekçesine Askeri makamlarca verilen hizmete özel gizlilik dereceli red yazısını eklemesi disiplin tecavüzü kabul edilmiş  ve  üç gün oda hapsi ile cezalandırılmıştır. Kanaatimizce, temel hak ve özgürlüklerle ilgili yasa metinlerini yorumlarken, daraltıcı değil hak ve özgürlük alanlarını, bu bağlamda yargısal denetimin sınırları genişletici yorum yapılmalıdır. Çoğunluk görüşü bunun tam tersine karar vermek suretiyle gerçek bir hukuk devleti olma yolunda katkı sağlamamıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin bu kararına rağmen AYİM, istikrarlı bir şekilde disiplin cezalarını yokluk teorisiyle denetlemeye devam etmektedir. AYİM’nin bu tutumu, Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerinin bağlayıcılığı tartışmasını gündeme getirmekte ise de bu konu tezin kapsamı dışında olduğundan incelenmeyecektir[797]. Kanunun 35/b maddesinde ise; “İlgililer, hakkında idari davaya konu olabilecek bir eylem veya işlemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.